İnanılmaz bir kalabalık var ama inanılmaz güzelliği var. Hayran kaldım.. Eric Pouheir'in çektiği fotoğrafın gerçek boyutlu hali burada.
20 Haziran 2009 Cumartesi
Büyüleyici Fotoğraflar: Le Grand Foyer
İnanılmaz bir kalabalık var ama inanılmaz güzelliği var. Hayran kaldım.. Eric Pouheir'in çektiği fotoğrafın gerçek boyutlu hali burada.
Büyüleyici Fotoğraflar: Common Grass Blue
Resmin gerçek boyutuna buradan ulaşabilirsiniz.
19 Haziran 2009 Cuma
Çok Yakında Sinemalarda: Ice Age 3
Sevimli kahramanlarımız Küresel Erimeden sonra şimdi de ortaya çıkan Dinazorlar ile tanışacak. Kadro yine aynı kadro. Malum fırlama karakterimiz Scrat zaten yine ortalıklarda olacaksa, eminim yine bomba bir film olacaktır. Filmin posterinde gördüğünüz üzere kahramanlarımız yeni dinazorları pek bir sevmişler, uslu uslu oynuyorlar.
Yoksa Okan Bayülgen ve Mehmet Ali Erbil bütün anime karakterlerin Türkiye'deki sesi olacak ki bu da apayrı bir tartışma konusu ama benim niyetim İngilizce izlemekte.
IMDB'ye göre filmin Türkiye'de gösterime giriş tarihi: 01 Temmuz
18 Haziran 2009 Perşembe
Büyüleyici Fotoğraflar: Lena Nehri Deltası
Resmi gördüğüm ilk an ne olduğunu çok fazla kavrayamadım. İlk etkilenim rüzgarlı bir havadaki ağaç gibi gözükse de daha sonrasında çok farklı bir resim olduğunu anladım. Lena Nehri deltasına ait Nasa tarafından çekilmiş ve bilgiler bölümünde okuduğuma göre "False-color composite image made using shortwave infrared, infrared, and red wavelengths." teknikleri kullanılmış. Açıkçası ben fotoğrafçılıktan anlamadığım için teknikler hakkında yorum yapamayacağım ama fotoğraf cidden olağanüstü.
Fotoğrafın orijinali: 3.100 x 3.100 pixel şeklinde 4.18 MB büyüklüğünde burada.
Wikipedia sitesindeki bilgiler ise:,
Lena Nehri sularını Yeni Sibirya Adaları'nın kuzeybatısına 10,800 km²lik bir delta ile bırakır. Nehir ağzının delta boyunca uzunluğu 400 km. yi bulmaktadır. Delta alanının bir kısmı Vahşî Yaşamı Koruma Bölgesi ilân edilmiştir. (Lena Nehri Deltasının Uydu Görüntüsü - Landsat 2000)
16 Haziran 2009 Salı
Çok Yakında Sinemalarda: Public Enemies
Tabii güzeller güzeli Leelee Sobieski'de bu filmdeymiş. Tam olarak nasıl bir rolde oynayacadığını bilmiyorum ama oyunculuğu ve sade güzelliği ile filme güzellik katacağı kesin. Açıkçası filmin casting'i ve atmosferi oldukça iyi gözüküyor.
12 Haziran 2009 Cuma
Çok Yakında Sinemalarda: Blood: The Last Vampire
Eveet arandım tarandım güzel bir haber aldım. Aslında olmuş bitmiş ama benim yeni haberim olduğu için sevindim.
Blood: The Last Vampire adlı anime serisi (2000) filme çekilmiş, bitmiş ve hatta IMDB'ye göre Temmuz ayında sinemalarda yayınlanacakmış gibi gözüküyor. Tabii bu film Türkiye'ye gelir mi ya da ne zaman gelir işte onu da bilmiyoruz.
Geçen sene izlemeye başladığım ve izlerken keyif aldığım bir anime serinin filme çekilmiş olması süper sevindirici. IMDB'den aldığı 7.6 / 10 olmuş. Umarım izlemesi büyük bir keyif olacak.
Başrolde 81 doğumlu Gianna Jun ya da kendi dilinden Ji-Hyun Jun, Saya rolünde izleyeceğiz. Benzerlik olarak güzel ve benzeri bir oyuncu seçilmiş, umarım oyunculuğu da iyidir.
Bu yaz anime senesi oldu. Güzel de oldu :)
The Ghost
Ya bugünde ne kötü bir günmüş. Hava inanılmaz sıcak, sanki üzerime yapışmış o sıcaklık, hem de güneş dahi yokken.
Sabah açıyorum iş'te bilgisayarımı bir bakıyorum, Orlando Lakers'a karşı Hidayet'in süper oyununa karşı yeniliyor. Sonuçta bu bir spor organizasyonu olduğu için elbette bir takımın kaybetmesi gayet doğal ama maç sonu basın toplantısında "elimden gelenin en iyisini yaptım." diyerek ağlaması veya gözlerinin sulanması bozuyor adamı. Ayrıca bu maç kazanılsa seriye beraberlik gelecek ve Hido kral olacaktı. (Gerçi böyle de kral ama NBA basını Winner seviyor.)
Neyse iş güç koştururken gözüm internette bir habere, daha doğrusu bir resme takılıyor. Haberin başında da ünlü oyuncu falan yazınca iyice meraklandım tabii.
Patrick Swayze'e geçen sene ölümcül derecede kanser olduğu teşhisi konulduğu haberlerini duymuştum. Tabii sürekli takip etmediğim için son durumlarından haberdar değildim. İşte gördüğüm resimdeki adam Patrick Swayze'ymiş.. İnanamadım, şok oldum. Böylesine çökmesi, eriyip bitmiş adam resmen. Resimde gördüğünüz adamın o olduğuna inanmak bile zor. Çok üzüldüm, umarım Allah yardımcısı olur.
Gün de daha bitmediği için artık internete bakmasam mı diye düşünüyorum. Güzel haber yok mu bugün yahu?
Sen Ağlama!
Sabah sabah hüzünlere, üzüntülere soktu beni Hido..
Son saniyelere kadar taşıdığı maç, takım arkadaşının sayesinde uzatmalara gitti ve uzatmalarda bir maçı daha kaybettiler. Seri oldu 3-1
Ya ben ne diyim. Hani NBA Finallerine gelene kadar bazen formsuzluğuna ve şanssızlığına kızdık. Seninle sevindik NBA Play-off'larında seninle üzüldük.
Zor da olsa NBA Finallerine geldi Orlando. Finallere geldiğinde bir komutan gibi takımının galip gelmesi için daha bir gayretle, daha bir yürekli oynadın ama sen oynadıkça bazı takım arkadaşları sanki istemiyormuşçasına savunmadılar, oynamadılar.
Dün akşam takımını zafere taşımak üzere olduğu maçta son 1 dakika içinde bütün oyun değişti ve Hidayet yine kaybetti.
Maç sonu basın toplantısı sırasında "Elimden gelenin en iyisini yaptım" diyerek üzüntüsüne dayanamayıp ağlamış.
Ah be Hido'm sen aşmışsın kendini. Takımını sırtlamışsın. Kader bu sefer yüzüne gülmedi diye üzülme. Bütün NBA severler ve NBA oyuncuları şu anda senin yerinde olmak için çok şey feda ederlerdi. NBA Finallerinde takımını sırtlıyorsun ve emeğin yetmediği için üzülüyorsun.
Sen üzülme Hido. Sen yensen de yenilsen de biz seni seviyoruz.Sen bizim abimiz, örnek aldığımız oyuncusun.
Daha seri bitmedi ve bizim yüreğimiz seninle.
Go HiDO Go!
29 Mayıs 2009 Cuma
Kırmızı Noktalı Maaş Haberleri
Annem daha Esra Erol Flash TV'de Dest-i İzdivaç programını sunmaya başladığında ben bu kızı çok beğendim demişti, bende anne makyajsız güzel olmuyor bu kızlar diye reddetmiştim. Neyse konumuz zaten Esra ile olan ilişkim değil.
Bugün ekşisözlük'te kendisinin ayda 120.000 ytl kazandığını öğrendiğimde kendimi karıştırdım, koltuktan zıpladım, yerlere yuvarlandım, müdürem bile şaşırdı "n'oluyor bizim tafo'ya" diye!
Şahsen 1.000 tl'nin altına çalışan bir insan olarak yaptığım hesaplarda, kendisinin aylık gelirinin benim 16 yıl ve 4 aylık çalışmama bedel olduğunu öğrendim ve bu parayı tek seferde banka hesabımda görmek için yaklaşık olarak 16 yıl civarında daha annemler ile yaşamam gerektiği farkettim ve değişik duygulara saldım kendimi. Müdürem bile zam ümidi verdi hayata küsmesin bu çocuk diye.
Aslına bakıldığında televizyon sektörü yada daha geniş anlamda Medya sektöründeki piramidin en üst katındaki isimlerin böyle paralar kazanması çok doğal elbette ama biz sıradan insanlara böyle haberler geldiğinde elbette şaşırmayacak insan yoktur. Geçen bir iki ay önce Acun Ilıcalı 1.000.000$'a (yazı ile: bir milyon dolar) araba aldığında medya'da şok etkisi yaratmıştı. Cidden abartı birşey gibi gelse de, peşin almadığını varsayarak, yine de olabilir demiştim. Survivor, Fear Factory, Acun Firarda ve Var mısın Yok Musun gibi Prime-Time'da en çok tutulan ve reklam alan programların yapımcısı ve Türkiye'deki yayın hakkı sahibiydi. Doğal olarak para kazanması ve kazandığı parayı da harcaması kadar doğal birşey olamazdı.
Elbette bunu Amerika veya Zengin Arap ülkeleri gibi yerlerde yapsaydı, magazinel kişiliğinden dolayı ancak magazin haberlerinde çıkardı ama maşallah bizde ana haber bültenlerinin neredeyse ilk haberi olarak çıkacaktı. Sonuçta Türkiye'nin büyük bir kısmı işsizlik ve fakirlik gibi can sıkan durumlar ile uğraşırken, başkalarını böyle paralar kazanırken görmek sanırım herkesi bir yerde rahatsız ediyordur.
Geçen senelerde bir ramazan ayında olay olmuştu. Ramazan döneminde normal saatlerde yayınlanan sucuk reklamı birtakım sebeplerden dolayı yayın saati değiştirilmiş ve saat 00.00'dan sonra yayına girer olmuştu. Biz sucuk fanları da bu konuya üzülmüş ve kırmızı noktalı sucuk reklamımızı ancak yatmadan önce bir kez izleyebiliyorduk. İnternette yaptığım ufak bir araştırmadan sonra "‘Çocuklarımız bu reklamı görünce sucuk yemek istiyor, ama gelirimiz el vermediği için alamıyoruz.'' şikayetleri üzerine yayının durdurulması isteniyor ama reklamda etiğe aykırı birşey olmadığı için RTÜK reklamı durdurmuyor. Yılmayan izleyiciler firmaya mektup ve e-mailler ile ulaşarak reklamın durdurulmasını istiyorlar ve reklam durdurulmuyor ama gece yarısı yayınlanıyor.
E şimdi böyle haberlerin de, gece yarısı kırmızı noktalı olarak yayınlanması gerekmiyor mu?
23 Mayıs 2009 Cumartesi
Çok Yakında Sinemalarda: The Last Airbender
Diğer karakterler konusunda, Aang'in arkadaşları Sokka ve Katara ise aşağıdaki gibi
Sokka: Twilight'ın yıldızı Jackson RathborneKatara: Nicola Peltz
Cast için filmin kötü adamlarını iyi seçmişler (Zuko melek zaten bunların yanında)
Fire Lord Ozai: Cliff Curtis
Komutan Zhao: Aasif Mandvi
Bu arada son olarak film setinden bir görüntü. Görüntü Grönland'tan geliyor. Yani tahminen Sokka ve Katara'nın köyünden:
Umarım film hayranlarını hayal kırıklığına uğratmaz. Dragonball iyi yıkılmış, Wolverine ile umutlandık. Umarım Avatar ile mutlu oluruz.22 Mayıs 2009 Cuma
Hidayet Türkoğlu
İkinci seri Konferans yarı finalinde Boston ile oynarken resmen uyandı Hedo. Harika maçlar ve istatistikler ile geri döndü. Serinin 7. Maçında 25 Sayı 12 Asist ile oynadı ve Boston'un Play-off'ların 7. maçında kaybetmez kanunu bozdu.
Haydi Hidayet bu gece kalbimiz seninle.
Sinemalarda: Valkyrie
18 Mayıs 2009 Pazartesi
Bir mum daha söndü
16 Mayıs 2009 Cumartesi
Çıplak R&B Şarkıcıları Haftası
Açıkçası bu videonun çalındığı ve bir firmaya satıldığı duyulmuştu. Daha sonra Paris Hilton'a bir miktar para ödeyerek, yayın hakkını satın aldı ve ilk resmi celebrity tape (bizdeki adı ile söylemeyeyim.) olarak raflardaki(!) yerini aldı.
Ardından Vida Guerra'nın hacklenen telefonu ile telefonundaki özel fotoğrafları çalındı ve internete sızdı. Açıkçası bununla ilgili bir haber yoktu. Fotolardan dolayı üzüntü duyduğunu sanmam, çünkü bu olaydan sonra magazin basını oldukça ilgilendi kendisiyle. Ardından Playboy'a soyundu ve birçok magazin dergisinin kapağında yer aldı.
Vida Guerra, Paris Hilton kadar büyük bir ilgiyle karşılanmamış olabilir ama Paris, kankası Kim Kardashian'a (KK) işin inceliklerini öğretmiş ki; KK şu anda Paris Hilton'dan bile popüler. Ünlü bir rapçi ile çektikleri görüntülerin internete sızmasından sonra, Vivid firması görüntüleri satın aldı ve KK bu işten de hem para, hem şöhret kazandı.Ne tesadüftür, Vida Guerra gibi o da Playboy'a ve birçok erkek dergisine soyundu. Şimdi MTV'de bir program sunuyor ve gittiği her yerde magazin basını tarafından sıkıca takip ediliyor.
Artık önümüzdeki sene kiminle kutlarlar bilmiyorum ama İnternet sayesinde bu olayın sonu gelmeyecek gibi gözüküyor.
Küresel Kavurma
Zaten hava değişiminden şifayı kapmış iken, şimdi de terleyip hastalığı nüksettireceğiz. Aslında çok uzun zamandan beri yazılı basın ve televizyonlarda olan "Green House" ya da Küresel Isınma, bu sene geldi erkenden vurdu. Her zaman kar yağmasına alıştığım Çorlu'da bu sene kar'ı ancak gökten süzülürken izledim ama maalesef yerde kalmadı. Şimdi de sıcak hava ile tekrar üstümüzde.. Allah herkese sabır versin. Kendinize mukayyet olun.
28 Nisan 2009 Salı
Bizden adam olmaz!
Görüntü biraz kanlı oldu biliyorum ama sanırım hayatın gerçeği, RTÜK bile geç de olsa farkına vardı görüntülerin ve haber yasağı koydu bu haber için ama işte maalesef biz daha bunun farkına varamadık. Güvenlik şeridi denen şey ateş hattına girmemize engel ama bir kurşun sadece birkaç yüz metre gitmiyor bildiğiniz veya bilmediğiniz gibi. o yüzden emniyet şeridine güvenip arkasından çatışma izlemek de pek akıllıca değil.
Bu 16 yaşındaki kardeşimiz, bu hatasının bedelini şakağından vurularak ve ateş hattında çatışma güçlü olduğundan bir süre müdahale edilemediği için yerde kalarak ödedi. Allah rahmet eylesin kendisine.
Ayrıca yanılmıyorsam NTV kameramanı da çekim yaparken kulağını sıyıran bir kurşun ile yaralandı ama hep olayın sıcaklığı ile duymadı, daha sonra ortaya çıkıyor ama 1 cm soldan ateş açılsa imiş, kurşun gözüne girecekti.
Akşam haberlerde canımı sıkan ise polisin tedbir almadığıydı. Aslında polis biraz hazırlıksız yakalanmış gibime geldi açıkçası. Hani baskını yaparız alırız gibi öyle olmayınca, bir süreliğine kaos ortamı yaşandı tedbirler alındı ama Halk uzaklaştırılmadı. Otorite seven halkım da kendi düşünüp uzaklaşmayınca maalesef ortaya böyle bir sonuç çıktı.
Bu olayda polisin ihmalkarlığının olup olmadığı sorgulanabilir ama halkın kesinlikle hatalı olduğu söylebilirim. Seni korumakla görevli olan insanlar olayın sıcaklığı ve şaşkınlığı yüzünden tedbirleri yeterli seviyede bile almış olsa, çatışma bölgesinde senin ne işin var be güzel ülkemin insanı. İşte bu merak ve tedbirsizlik yüzden bizden adam olmaz.
Resim: internethaber.com
13 Nisan 2009 Pazartesi
Müslüman'a haram çeşmesi
Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?” diye çıkışmışlar adama.
Adam:
- “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin ispat ister, delil şarttır” dedikçe kadı kızmış:
- “Ne delili, ne ispatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzûrunu kaçırdın, katlin vâciptir!” demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:
- “Nedir gerekçen?..” diye sormuş.
Adam:
- “De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl,Müslüman’a haram yazarsın?”
Adam, başı önünde konuşur:
- “Delilim vardır, lâkin ispat ister.”
- “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..”
- “O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım…”
- “Eeee?!..”
- “Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rasgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…”Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler, “ne oluyor, bu ne zulüm?.. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masûmdur, gerekirse kefâlet ödeyelim...” Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş…
- “Sultânım, artık bırakmak zamanıdır” demiş.Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler…
Az zaman geçmiş ki, adam:
- “Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultânım” demiş.
Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar. Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine...
Sultan:
- “Bitti mi?..” demiş adama.
- “Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.
- “Şimdi nedir isteğin?..”
- “Efendim, pâyitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimat edilen âlimini alınız minberinden…”
Adamın dediğini yapmışlar, Ulu cami imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler. Ne olmuş bilin bakalım? Bir Allah’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz? Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış. Geçmiş bir hafta, “Nerde imam” diye gelen-giden yok!.. Aptal ve câhil bir imam tâyin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri… Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:
- “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”
- “Kim bilir ne halt etti de tevkif edildi!..”
- “Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara…”
- “Sorma, sorma...”
Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:
- “Eee, ne olacak şimdi?..
Adam:
- “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.”
“Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:
- “Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?..”
Sultan acı acı tebessüm etmiş:
- “Hava bile haram, hava bile!..” demiş...
İşte öyle aklıma takıldı. Nedense?
Türkiye'de Futbol
10 Nisan 2009 Cuma
Faydalı Linkler: Slideshare
Bir gün önemli bir sunumunuz için farklı bir yaklaşıma ihtiyaç duyarsanız, linki burada.
8 Nisan 2009 Çarşamba
İki şeker demekle açılır mı Kopça?
31 Mart 2009 Salı
Faydalı Linkler: Mind Tools
Türkiye'de Kariyer
Ivana Sert, yine mankenlik yapmak için ülkemize gelen mankenlerden biri. Bir organizasyonda tanıştığı Türk iş adamı ile evlendi ve sosyetenin en gözde isimlerinden ve trendsetter'ı.
Almeda 5 dil biliyormuş. E git o zaman Fransa'da oku. Hem eğitimin daha iyi olur, hem de modellik için bu işin en has yerinde alttan başlarsın. Yoksa burada büyük defilelerde başlarsın, bir süre sonra gündemden düşersin, sonra bu düşüşten iş kazaları çıkmaya başlar. Kazalar da bitince ya bir kanalda magazin programı sunarsın ve evlenirsin yada evlenmez evine dönersin.
Yani elbette yaşının 17 olması ona çok şeyler vaat ediyor ama yanlış yerden başlamak da kariyeri için ona köstek olur. Umarım doğru işler yapar ve kariyerini yukarılara doğru taşır, Yoksa Türkiye'ye yeni bir yengemiz daha katılır.
30 Mart 2009 Pazartesi
Dizi var.. Dizi var!!
Yani artık Lost'u beklediğim gibi Heroes'u da sabırsızlıkla bekleyeceğim. Zaten Heroes'la ilgili yazıyı bu kadar geç yazmamın sebebi de, sadece ne olacak diye izlediğimden. Evet artık ne olacak merak ediyorum ve daha nasıl güzel efektler ile karşılacağız.
Ya bu heroes geri döndü galiba.. Sabırsızlıkla bekliyoruz :)
bir seçimin daha sonuna geldik..
29 Mart 2009 Pazar
"Yabancı" Gelin
Aslında yarışmanın daha başlarında, gelinlerimizin daha önceki işleri ile ilgili malum fotoğrafları gördükten sonra yarışmanın baştan sona reyting için olduğu kesindi. Zaten Türk medyasının Machiavelli'nin "zafere giden yolda herşey mübahtır" sözünü "reyting için herşey mübahtır" olarak çevirmesi çok normaldir (bkz: Sadri Yıldız).
Çok şey yazılıp tartışılabilir ama herhalde şu yukarıdaki fotoğraf benim anlatmak istediğim şeyi anlatıyor. Türkiye'de mankenlik yapan gelinlerimizin Türk aile kültürü ve geleneklerine nasıl ters olduğunu gösteriyor. Ben resmin üzerine çok şey karalarım da, bu sefer resim anlatsın!!
Reyting için tarifi tutturmuş gözüküyor bu program
Kavga sevenler için kaynanalar,
Dedikodu sevenler için gelin-kaynana,
Bol bol güzel görüntüler için gelinler,
Araya da sos olarak damatlar.
Foto: Harunmer / www.gecce.org
7 kişinin hayatını kurtarmak
Türkiye'de organ nakli konusu ise maalesef özellikle kırsal kesimde çok yanlış bilgilendirilmeler sebebi ile oldukça yanlış yansıtılmakta ve zaman zaman medyada yer bulan uyarılara ve haberlere rağmen bu konu oldukça az rağbet görmektedir.
Olaya aslında yanlış tarafında baktığımız çok kesin, çünkü eminim şu yazıyı okuyan birçok kişi sağlıklı olmak için bir başkasının ölmesi üzerine gelecek organları beklemiyor. İşte o yüzden biz hikayenin yanlış açısından bakıyoruz olaya. Türkiye'de organ nakli (özellikle böbrek) bekleyen çok fazla insan ve organ nakli konusunda yeterli seviyede (ben sadece TV ve bazı sağlık kuruluşlarındaki ufak reklamlarda görmüştüm.) bilgilendirme yapıl(a)mıyor. Doğal olarak Türkiye'de hala bir çok insan onları hayata döndürecek organ için bekliyor.
28 Mart 2009 Cumartesi
Sadri Yıldız vs Lara Surol
Sadri Yıldız. Geçenlerde çalışırken ekşisözlük'te okumuştum adını ilk kez. Güzel yurdumun yine nacizane bir insanı, televizyona çıkmış ve 15 dakikalık şöhretinin tadını çıkarıyordu ama bu sefer bazı şeyler ters tepti ve yukarıda görmüş olduğunuz 10 saniyelik olay ile Türk televizyon tarihine adını yazdırmayı başardı.
Türk televizyon tarihinde bir çok enteresan isimle birlikte (Caner, Ata, Oray Eğin, Ajdar ve niceleri) adı artık unutulmazlar arasına girecek. Güzel yurdumun birçok insanı 15 dakikalık şöhret için bile neler yapabiliyor. Gerçi Caner ve Tülin, annemin (ve dolayısıyla benim) hayatında 1-2 yıl kadar olduğu için 15 dakikalık diyemeyebiliriz ama sonuçta parlayıp söndüler.
Sadri Yıldız, Türkiye'de yurdumun normal(!) insanlarından bir tanesi ve 15 dakikalık şöhreti için yaptığını birazcık haklı buluyorum, sonuçta o 15 dakikalık şöhret ile biraz para ve ilgi görüyor, fakat zaten ünlü ve popüler olan isimlerin kısa işlerle büyük getiriler kazanmasını anlayamıyorum.
Lara Şengül Surol. 06.01.1985 Eskişehir doğumlu son dönemde popüler olmuş mankenlerimizden biri. 24 yaşında ve 3 yaşında bir çocuk annesi. Özellikle son dönemde adı sık sık Victoria's Secret firmasının meşhur defilesine seçildiği ile adını ve kendisini bol bol televizyonlarda gördük. Aradan geçen bir süreden sonra, o süper defilede Adriana Lima ve Miranda Kerr ile beraber kendisini göremeyince, bizim medyadan da bir süre ses çıkmayınca bizde ne olduğunu anladık.
Aradan bir süre geçti ve Lara Surol televizyonlarda ve dergilerde hiç göremedik. Aslında doğaldır, böyle bir olaydan sonra televizyonda ne diye gözükecekti. Kendisi model olduğu için türlü türlü defilelere çıkıyordur ama televizyonlara pek yansımıyordu.
Çok sürmedi sessizliği ve yine başka bir olay ile geri döndü Lara Surol. Geçen gün "Bizim Lösemili Çocuklar" vakfı yararına yapılan Mehmet Köymen defilesinde giydiği ultra dekolte elbisenin azizliğine(!) uğrayan model, göğüs frikiği vermekten kurtulamadı. Frikiğin oluşumunda öne doğru eğilmesinin önemsenemez payı da büyük tabii ama bunlar hep iş kazasıdır ve profesyonel modellerimizin başına gelebilir.
Şimdi benim dikkatimi çeken detay; Sadri Yıldız'ın Lara Surol'dan pek bir farkı olmadığıdır. Sonuçta her ikisi de elinde olanı göstermiş ve haklı ilginin ve şöhretin tadını çıkarmıştır. İşte Sadri Yıldız'a gülerken (maalesef :)) Lara Surol'a da bakakaldık.
Maalesef Türkiye'de anlık olaylara çok daha fazla ilgi gösteriyor. İşte o yüzden biz de daha çok Sadri Yıldız gibi televizyon bombalarını ve böyle iş kazalarını daha bol bol izleriz.
Yine ekşisözlük'te okurken dikkatimi çeken Tuğba Karademir oldu.
29.03.2009 gecesi TSİ 01.38'de 2009 Dünya Artistik Patinaj Şampiyonası'nda yarışacakmış. Türkiye'yi dünyada temsil eden nadir genç yeteneklerimizden biri ama bu gece haberlerde Tuğba'dan çok Lara'yı izleyeceğiz, çünkü (kusura bakma Tuğba ama!) senin göğsün gözükmemiş ya da buzda düşüp bir yerlerin açılmamış. İşte o yüzden Türkiye'nin çok büyük bir kısmının senin bu gece Türkiye'yi temsil edeceğinden haberin olmayacak.
Benden küçük olduğun için sana tavsiyem; Türkiye gibi bir yerde ilgi ve alaka görmek istiyorsan, iş kazalarını veya ani parlamaları unutma. Beni dinlersen sponsorlar senin için yarışmaya başlarlar ama şimdilik bu gece çok az kişinin kalbi seninle olacak.
Umarım en iyisini yaparsın ve Türkiye'yi en iyi şekilde temsil edersin.
Fotoğraf: http://www.gecce.org/
27 Mart 2009 Cuma
Not a Lego
İşin traji-komik kısmı, üretici İsrail'in, "bir silah, dört çeşit" gibi tanıtımının, sanki "3 al 2 öde" kampanyası gibi gösterilmesi. Resmin sağ tarafında parçaları, sol tarafında ise varyasyonları var.
İstenilen menzile ve optimizasyona göre 4 farklı şekli mevcut. Yani İsrail'i zaten kimse sevmiyor ama böyle öldürmeye yönelik icat ve icraatlerinden sonra ayrıca bir öfke oluşmuyor değil yani..
Burası Türkiye..
Cami Kapısı
- Hak ile iletişime girince, Halk ile iletişiminizi kesin.
Bunu henüz çözemedim.. Çözünce bir ara düzenlerim..
Enteresan bir NFL reklamı..
İki spor'un en büyük olayı: Super Bowl ile Şampiyonlar ligi finalidir ama izleyen bakımından dünyanın en çok izlenen spor olayı Super Bowl'dur tabii. Olimpiyatlar ile aynı sayıya eşittir neredeyse..
Doğal olarak Avrupa'da ve Türkiye'de futbol reklamları oldukça fazladır ama Okyanusun diğer ucunda da futbol ile ilgili hoş reklamlar mevcutmuş. Fantasy League tarzında bir oyun için çekilen bir reklamda bazı NFL oyuncularının yeteneklerini kameraya almışlar.
Bence bütün oyuncuların performansları (eğer gerçekse) aşmış ama hala insan diye aramızda geziyorlar :)
26 Mart 2009 Perşembe
Give yourselves the chance to be heroes
Liverpool Teknik Direktörü
Benim gibi futbola uzak kişilere bile heyecan vermiş tarihi bir konuşma olmuş. O anda takımının 3-0 geride olduğunu değil, sahaya çıktığında başlarının taraftar için dik olmasını ve bulacakları şanslar ile maça ortak olabilecekleri söylemiş. Liverpool, İstanbul Atatürk Stad'ında muhteşem taraftar desteği ile ikinci yarı 3-0'dan 3-3'lük bir maç sonucu ortaya çıkıyor ve penaltılarla Şampiyonlar Ligi şampiyonu oluyor. İşte sonucu etkileyen konuşma böyle yapıyor.
Aslında şimdi böyle konuşmalar eminim ki futbol da çok vardır. Hatta Euro 2008'de meşhur "Comeback Kings" sıfatını kazandığımız maçlarda Fatih Hoca'dan da çok iyi konuşmalar çıkmıştır. T-shirt olmasa bile, keşke videosunu izleyebilsek veya yazı şeklinde bile olsa okuyabilsek.
25 Mart 2009 Çarşamba
Çok Yakında Sinemalarda: Tekken
1994 yılında vizyona giren iki atari oyunu Double Dragon ve Street Fighter filmlerinden sonra, atari salonlarında oynadığımız dövüş oyunlarının filmleri Mortal Kombat ile devam etmişti. Uzun bir zamandan sonra araya animeleri ve dizileri de girse beyaz ekranda izleyebileceğimiz yeni bir oyun dövüş oyunu filmimiz Tekken oldu.
IMDB'deki Cast olayına baktığımda cidden etkilendiğimi itiraf etmeliyim, çünkü oyuncular ve canlandıracakları karakterlerin fiziksel olarak görünümleri çok fazla benziyor. Yer yer ünlü isimler de bulunuyor ve Kill Bill I'deki liseli psikopat kızımız bu filmde de Ling Xiaoyu canlandırıyor ama birçok tanıdık simayı bu filmde izleyeceğiz.
Umarım film istediğimiz güzellikte olur da, bol bol izler dururuz ama açıkçası filmin afişini gördükten sonra biraz tereddüt ettim. İnşallah karakterlerin hikayelerine bol bol yer ayırırlar ve bol bol dövüş sahnelerini izleriz.
24 Mart 2009 Salı
"All-Star seçilememek beni üzdü"
Karşılaşmanın ardından AA muhabirine açıklama yapan Magic'li Hidayet Türkoğlu, bu galibiyet sonunda Atlantik Grubu'nun lideri Boston Celtics ile sıralamada eşitlendiklerini belirtirken, yarın bu takım ile yapacakları maçın çok önemli olduğunu, yeşil-beyazlı takımı yenmeleri halinde, Doğu Konferansı'nda ikinciliğe yerleşmeyi hedeflediklerini söyledi.
Türkoğlu, ''Maça iyi başlayamadım. Sanırım onlar da ilk yarıda çok kaçırdığımı görünce benim atış yapmayı bırakacağımı ya da kaçırmaya devam edeceğimi düşünerek savunmayı bıraktılar ama beni iyi bilirsiniz, ben potaya şut atmaktan asla vazgeçmem'' diye konuştu.
Öte yandan milli basketbolcu, NBA'deki en büyük üzüntüsünün, All-Star'a seçilememek olduğunu ifade ederek, ''Geçen sene seçilemeyince çok üzülmüştüm. Bu sene de performansım ve takımın durumu çok iyi olmasına rağmen yine All-Star olamadım. Bu durum, 2 yıldır beni üzüyor'' dedi. All-Star'da oynamasının hakkı olduğunu dile getiren Türkoğlu, tüm arkadaşlarının da onun gibi düşündüğünü söyledi. Türkoğlu, Orlando Magic'in şampiyonluk hedeflediğini de kaydetti.
Herhalde böyle iyi bir sezon başlangıcı yaptığı bir sezon'da All-Star'a seçilememiş olması gerçekten de çok üzücü ama tam coach seçimleri öncesi kötü performans göstermesi ile de biraz da tercih meselesi ile seçilemedi maalesef ama Orlando'da da formunu devam ettirirse, All-Star müdavimlerinden olması kaçınılmaz. Yüreğine sağlık Hido'm.