20 Haziran 2009 Cumartesi

Büyüleyici Fotoğraflar: Le Grand Foyer

Opera House of Paris, the Palais garnier's grand salon.

İnanılmaz bir kalabalık var ama inanılmaz güzelliği var. Hayran kaldım.. Eric Pouheir'in çektiği fotoğrafın gerçek boyutlu hali burada.

Büyüleyici Fotoğraflar: Common Grass Blue



Sanırım Wikipedia'nın en çok bu yönünü seviyorum. Dünya gündemindeki haberler, tarihte bugün olmuş olaylar ve güncel konular hakkında bilgiler olması gerçekten çok hoş ama Günün Fotoğrafı olayı bambaşka. Yani her gün bir şaheser sunuyorlar ve cidden büyüleyici fotoğraflar.

Resimde gördüğümüz Kelebek hakkında kısa bir bilgi:

The Common Grass Blue (Zizina labradus) is a small butterfly found throughout Australia and neighbouring islands. Adults are purplish blue on the upper wing surface with a black body and black or brown wing margins.
Fotoğraf: Fir0002 tarafından Kasım 2007 yılında Swifts Creek, Victoria / Avustralya'da çekilmiş.

Ek Bilgi olarak da;
Camera Details:Camera: Canon 20D,
Lens: Sigma 150mm f/2.8 Macro,
Flash: Canon MT-24EX

Fotoğrafın orjinal boyutuna buradan ulaşabilirsiniz.
Bu arada ufak fotoğrafa kanmayın, orjinal linkteki resim inanılmaz. :)


Ufak bir araştırmadan sonra aynı kelebek türünün ikinci bir fotoğrafı ile karşılaştım.

John O'Neill tarafından çekilmiş


Resmin gerçek boyutuna buradan ulaşabilirsiniz.


19 Haziran 2009 Cuma

Çok Yakında Sinemalarda: Ice Age 3

Ice Age: Dawn of The Dinosaurs yani Buz Çağı: Dinazorların Doğuşu (Şafağı pek uygun gelmedi kulağıma :). Başlık almayacağı için serinin üçüncü filmi olduğundan Ice Age 3 olarak yazdım.

Sevimli kahramanlarımız Küresel Erimeden sonra şimdi de ortaya çıkan Dinazorlar ile tanışacak. Kadro yine aynı kadro. Malum fırlama karakterimiz Scrat zaten yine ortalıklarda olacaksa, eminim yine bomba bir film olacaktır. Filmin posterinde gördüğünüz üzere kahramanlarımız yeni dinazorları pek bir sevmişler, uslu uslu oynuyorlar.

Serinin ilk iki filminde gayet keyif almıştım, bu filmde de beklentilerim bu yönde. Henüz filmin fragmanını izleme şansım olmadı ama seslendiren isimleri gördüğümde en azından bu yönden memnun edici olacağına inandım. Yani sesini ve/veya oyunculuğunu sevdiğim kim varsa kadroda. İlki Shaun of The Dead filminin çılgın İngilizi Simon Pegg. Zaten bu adamın oyunculuğu ve senaristliğini tek filmiyle dahil kabul ettim.

Hadi onu geçtim fırlamalığından bir başka keyif aldığım Amerikan Pastası'nın Stifler'ı Sean William Scott olacak. En son Role Models filminde ufak bir çocuğa örnek olmaya çalışan talihsiz bir arkadaşı oynuyordu. Bu filmde de sesini duymak güzel olacak.

Ayrıca Everybody Loves Raymond dizisinin senaristi ve başrol oyuncusu Ray Romano ve Queen Latifah da bu filmde sesleriyle eşlik edecekler.
Aslında en önemli konu, Ice Age filmi Türkiye'de çocuk filmi olduğu için Türkçe altyazılı olarak izlemek biraz zor olabilir. Umarım sinemada akşam veya gece seansı İngilizce olur da, bu filmi bu ünlülerin ağzından dinleyebiliriz.

Yoksa Okan Bayülgen ve Mehmet Ali Erbil bütün anime karakterlerin Türkiye'deki sesi olacak ki bu da apayrı bir tartışma konusu ama benim niyetim İngilizce izlemekte.

IMDB'ye göre filmin Türkiye'de gösterime giriş tarihi: 01 Temmuz
İyi Seyirler,

18 Haziran 2009 Perşembe

Büyüleyici Fotoğraflar: Lena Nehri Deltası


Resmi gördüğüm ilk an ne olduğunu çok fazla kavrayamadım. İlk etkilenim rüzgarlı bir havadaki ağaç gibi gözükse de daha sonrasında çok farklı bir resim olduğunu anladım. Lena Nehri deltasına ait Nasa tarafından çekilmiş ve bilgiler bölümünde okuduğuma göre "False-color composite image made using shortwave infrared, infrared, and red wavelengths." teknikleri kullanılmış. Açıkçası ben fotoğrafçılıktan anlamadığım için teknikler hakkında yorum yapamayacağım ama fotoğraf cidden olağanüstü.

Fotoğrafın orijinali: 3.100 x 3.100 pixel şeklinde 4.18 MB büyüklüğünde burada.

Wikipedia sitesindeki bilgiler ise:,

Lena Nehri sularını Yeni Sibirya Adaları'nın kuzeybatısına 10,800 km²lik bir delta ile bırakır. Nehir ağzının delta boyunca uzunluğu 400 km. yi bulmaktadır. Delta alanının bir kısmı Vahşî Yaşamı Koruma Bölgesi ilân edilmiştir. (Lena Nehri Deltasının Uydu Görüntüsü - Landsat 2000)

16 Haziran 2009 Salı

Çok Yakında Sinemalarda: Public Enemies




Şu sıcak havalarda ne yapayım diye düşünürken, en iyi fikirlerden bir tanesinin sinemaya gitmek olduğuna karar verdim. Açıkçası IMDB'den yakında sinemalara çıkacak filmlere baktığımda sanırım bu yaz güzel güzel filmler izleyeceğimize karar verdim. Bloguma az çok baktıysanız, bir sinema sitesine ait widget ve izlemeye niyet ettiğim filmlerin de bir listesi mevcut. Sanırım onu da güncellemem gerekiyor. :)

Bu yaz gösterime girecek filmlerden şu ara en yakın zamanda Transformers: Revenge of The Fallen var ama benim niyetim geçen ay sinema da fragmanını izlediğim Public Enemies olacak.

1933-34 yıllarında Amerika'yı ve bütün Dünya'yı etkileyen Depresyon döneminin en ünlü soyguncularından biri olan John Dillinger (Johnny Deep) ve onun peşindeki FBI ajanı Melvin Purpis (Christian Bale)'ın hikayesini anlatıyor. Aslında konusu elbetteki basit bir takip değil. Dönemi ve insanları da anlatıyor ama bu dönemi bu kovalamaca sırasında izleyeceğiz.

Hikaye de Johnny Deep ve Christian Bale gibi iki süper oyuncunun bir arada olması açıkçası beni çok heyecanlandırdı ve filmin 1930'larda Gangster filmi olması da atmosferin içine balıklama dalmamızı sağlayabilir. Bu yaz takip listeme ekliyorum.

Tabii güzeller güzeli Leelee Sobieski'de bu filmdeymiş. Tam olarak nasıl bir rolde oynayacadığını bilmiyorum ama oyunculuğu ve sade güzelliği ile filme güzellik katacağı kesin. Açıkçası filmin casting'i ve atmosferi oldukça iyi gözüküyor.
Kaçırmamayı umuyorum.

12 Haziran 2009 Cuma

Çok Yakında Sinemalarda: Blood: The Last Vampire


Eveet arandım tarandım güzel bir haber aldım. Aslında olmuş bitmiş ama benim yeni haberim olduğu için sevindim.

Blood: The Last Vampire adlı anime serisi (2000) filme çekilmiş, bitmiş ve hatta IMDB'ye göre Temmuz ayında sinemalarda yayınlanacakmış gibi gözüküyor. Tabii bu film Türkiye'ye gelir mi ya da ne zaman gelir işte onu da bilmiyoruz.

Geçen sene izlemeye başladığım ve izlerken keyif aldığım bir anime serinin filme çekilmiş olması süper sevindirici. IMDB'den aldığı 7.6 / 10 olmuş. Umarım izlemesi büyük bir keyif olacak.

Başrolde 81 doğumlu Gianna Jun ya da kendi dilinden Ji-Hyun Jun, Saya rolünde izleyeceğiz. Benzerlik olarak güzel ve benzeri bir oyuncu seçilmiş, umarım oyunculuğu da iyidir.

Bu yaz anime senesi oldu. Güzel de oldu :)

The Ghost




Ya bugünde ne kötü bir günmüş. Hava inanılmaz sıcak, sanki üzerime yapışmış o sıcaklık, hem de güneş dahi yokken.


Sabah açıyorum iş'te bilgisayarımı bir bakıyorum, Orlando Lakers'a karşı Hidayet'in süper oyununa karşı yeniliyor. Sonuçta bu bir spor organizasyonu olduğu için elbette bir takımın kaybetmesi gayet doğal ama maç sonu basın toplantısında "elimden gelenin en iyisini yaptım." diyerek ağlaması veya gözlerinin sulanması bozuyor adamı. Ayrıca bu maç kazanılsa seriye beraberlik gelecek ve Hido kral olacaktı. (Gerçi böyle de kral ama NBA basını Winner seviyor.)


Neyse iş güç koştururken gözüm internette bir habere, daha doğrusu bir resme takılıyor. Haberin başında da ünlü oyuncu falan yazınca iyice meraklandım tabii.


Patrick Swayze'e geçen sene ölümcül derecede kanser olduğu teşhisi konulduğu haberlerini duymuştum. Tabii sürekli takip etmediğim için son durumlarından haberdar değildim. İşte gördüğüm resimdeki adam Patrick Swayze'ymiş.. İnanamadım, şok oldum. Böylesine çökmesi, eriyip bitmiş adam resmen. Resimde gördüğünüz adamın o olduğuna inanmak bile zor. Çok üzüldüm, umarım Allah yardımcısı olur.

Gün de daha bitmediği için artık internete bakmasam mı diye düşünüyorum. Güzel haber yok mu bugün yahu?

Sen Ağlama!

Ne söyleyebilecek ne konuşacak birşey bulamıyorum. Bu adam Orlando'nun kazanabilmesi için daha ne yapmalı??

Sabah sabah hüzünlere, üzüntülere soktu beni Hido..

Son saniyelere kadar taşıdığı maç, takım arkadaşının sayesinde uzatmalara gitti ve uzatmalarda bir maçı daha kaybettiler. Seri oldu 3-1

Ya ben ne diyim. Hani NBA Finallerine gelene kadar bazen formsuzluğuna ve şanssızlığına kızdık. Seninle sevindik NBA Play-off'larında seninle üzüldük.

Zor da olsa NBA Finallerine geldi Orlando. Finallere geldiğinde bir komutan gibi takımının galip gelmesi için daha bir gayretle, daha bir yürekli oynadın ama sen oynadıkça bazı takım arkadaşları sanki istemiyormuşçasına savunmadılar, oynamadılar.

Dün akşam takımını zafere taşımak üzere olduğu maçta son 1 dakika içinde bütün oyun değişti ve Hidayet yine kaybetti.

Maç sonu basın toplantısı sırasında "Elimden gelenin en iyisini yaptım" diyerek üzüntüsüne dayanamayıp ağlamış.

Ah be Hido'm sen aşmışsın kendini. Takımını sırtlamışsın. Kader bu sefer yüzüne gülmedi diye üzülme. Bütün NBA severler ve NBA oyuncuları şu anda senin yerinde olmak için çok şey feda ederlerdi. NBA Finallerinde takımını sırtlıyorsun ve emeğin yetmediği için üzülüyorsun.
Sen üzülme Hido. Sen yensen de yenilsen de biz seni seviyoruz.Sen bizim abimiz, örnek aldığımız oyuncusun.


Daha seri bitmedi ve bizim yüreğimiz seninle.

Go HiDO Go!