15 Nisan 2010 Perşembe
12 Nisan 2010 Pazartesi
Ah bu teknoloji
Bu fotoğraf makinaları dijital olduğu zamandan beri fotoğraf ve fotoğrafçılığın popülaritesi inanılmaz arttı. Eskiden işi sadece üstatları yaparken, şimdi makineyi eline alan fotoğrafçı oluyor. Özellikle genç kesimin üye olduğu sosyal paylaşım ve arkadaşlık siteleri ile birlikte "self-portrait" olayı daha da popüler. Aynada veya ayna olmadan kendini çeken arkadaşlardan sonra en popüler çekim türlerinden biri büyüklük küçüklük ve göz yanıltmaları ile güzel fotoğraflar çekim denemeleri oldu. Sanırım durumu en iyi özetleyen fotoğraflardan biri. İtalya'daki eğri Pisa Kulesi'nin düşmesine engel olmaya çalışan kişiler. Çekilen fotoğrafı gördüğümüzde eminim çok güzel fotoğraflardır ama böyle olunca, bir anlık güzel fotoğraf çekimi için ne hale düştüğümüzü çıplak gözle görebiliriz. Bildiğin maskara oluyormuşuz. :D
10 Nisan 2010 Cumartesi
Dikkat! Geyik Çıkabilir!
Genelde yolda giderken dikkat inek çıkabilir, dikkat geyik çıkabilir gibi tabelaları hayvanlara zarar gelmesin diye astıklarını düşünürdüm. Yukarıdaki resmi gördükten sonra, tabelaların aslında insanlar için asıldığı fikrine ulaştım. Ya böyle büyük birşey olabilir mi? Bunu gören zaten yoldan çıkar gider ağaca çarpar. Fotoğraf Amerika'dan olduğu için bizim böyle tehlikemiz yok ama bizde de "daş düşebülü, ayu çıkabülü" tabelasının rivayeti bir Türk efsanesi olarak kulaktan kulağa dolaşmaktadır.
9 Nisan 2010 Cuma
8 Nisan 2010 Perşembe
Sevgili Tanrım
Çocuklar çok sevimli ve çok masumlar. Aşağıda bazı çocukların Tanrı'ya yazdıkları mesajları okuyabilirsiniz. Benim favorim ile başlayayım, anlamayanlar için Türkçe çevirisini de yapacağım.
Sevgili Tanrım; bahse girerim ki, bütün dünyadaki insanların tümünü sevmek çok zordur. Bizim evimizde 4 kişi var ve ben asla hepsini sevemiyorum.
Bu biraz gösteriş meraklısıymış :)
Sevgili Tanrım; eğer pazar günü benim kilisemi izlersen, sana yeni ayakkabılarımı gösteririm.
Bu da çok akıllı :)
Sevgili Tanrım; benim için endişelenmene gerek yok, ben her iki tarafa da (trafikte) bakıyorum.
Bu pek bir düşünceli ;)
Sevgili Tanrım; belki Habil ve Kabil'in kendilerine ait odaları olsaydı, birbirlerinden bu kadar nefret etmezlerdi. Ben kardeşimle bu şekilde anlaşıyorum.
Bu da pazarlıkçı :D
Sevgili Tanrım; eğer bana Alaaddin'in sihirli lambasını verirsen, sana param ve satranç setim haricinde istediğin herşeyimi verebilirim.
İnanan geri dönüşü :)
Sevgili Tanrım; erkek kardeşim için teşekkür ederim ama ben yavru bir köpek istemiştim.
Bu pek bir terbiyeli
Sevgili Tanrım; gittiğim kilisede öpüşen insanlar gördüm. Bu doğru birşey mi?
Bu da fikir veriyor.
Sevgili Tanrım; insanların ölmelerine izin verip, yerine yenilerini yapacağına; şu anda elinde olanları tutsan olmaz mı?
Bunlar da meraklı arkadaşlar :D
Sevgili Tanrım; ben Amerika'lıyım, sen nerelisin?
Sevgili Tanrım; gerçekten görünmez misin yoksa bu bir numara mı?
Sevgili Tanrım; bahse girerim ki, bütün dünyadaki insanların tümünü sevmek çok zordur. Bizim evimizde 4 kişi var ve ben asla hepsini sevemiyorum.
Bu biraz gösteriş meraklısıymış :)
Sevgili Tanrım; eğer pazar günü benim kilisemi izlersen, sana yeni ayakkabılarımı gösteririm.
Bu da çok akıllı :)
Sevgili Tanrım; benim için endişelenmene gerek yok, ben her iki tarafa da (trafikte) bakıyorum.
Bu pek bir düşünceli ;)
Sevgili Tanrım; belki Habil ve Kabil'in kendilerine ait odaları olsaydı, birbirlerinden bu kadar nefret etmezlerdi. Ben kardeşimle bu şekilde anlaşıyorum.
Bu da pazarlıkçı :D
Sevgili Tanrım; eğer bana Alaaddin'in sihirli lambasını verirsen, sana param ve satranç setim haricinde istediğin herşeyimi verebilirim.
İnanan geri dönüşü :)
Sevgili Tanrım; erkek kardeşim için teşekkür ederim ama ben yavru bir köpek istemiştim.
Bu pek bir terbiyeli
Sevgili Tanrım; gittiğim kilisede öpüşen insanlar gördüm. Bu doğru birşey mi?
Bu da fikir veriyor.
Sevgili Tanrım; insanların ölmelerine izin verip, yerine yenilerini yapacağına; şu anda elinde olanları tutsan olmaz mı?
Bunlar da meraklı arkadaşlar :D
Sevgili Tanrım; ben Amerika'lıyım, sen nerelisin?
Sevgili Tanrım; gerçekten görünmez misin yoksa bu bir numara mı?
46. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu ve Biz
Bizde koşan ve yarışan herşeye "Yürü be oğlum" diye bağıran bir insan topluluğu olduktan sonra Pazar günü İstanbul ayağı yapılacak olan 46. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu'nda da resimdeki görüntüleri görmeyi bekliyorum.
Etiketler:
46. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu,
tour of Turkey
7 Nisan 2010 Çarşamba
Özgür(süz)lük
İnternetin özgürlük olduğu bir Dünya'da güzel ülkemizden nadide bir açıklama.
Haberi burada.
Yorumları burada.
Etiketler:
freedom,
internet,
Özgürlük,
tib,
William Wallace
6 Nisan 2010 Salı
Sabah sabah Güzel Fotoğraflar..
3 Nisan 2010 Cumartesi
O bir efsane: God of War III
God of War I çıktığında üniversite öğrencisiydim ve tahmini olarak 1-2 haftamı hayatımdan silmişti. Benim gibi mitoloji delisi bir adam için hayalgücünün sınırlarını zorlayan muhteşem bir oyundu. Harika atmosferi ve görüntüleri ile beni benden almıştı. O 2 haftalık süreç içinde ben ne yediğimi, ne yaptığımı, hangi derse girdiğimi bilmiyordum. O derece muhteşem bir oyun idi. Soundtrack'inden bahsetmiyorum bile. Yani 3-4 tane şarkısın mp3 çalarıma yükleyip okul yolunda dinler gaza gelir öyle giderdim.
God of War II çıktığında üniversiteden mezun olmuş, İstanbul'da çalışıyordum. İlk oyun sonunda savaş tanrısı olmuş ve Zeus'un peşine düşmüştük. Oyun, birincisinden grafik olarak daha muhteşemdi ama hikaye olarak ben yine de GoW I'i önce tutarım. Yine bir iki haftamı şuursuzca bu oyuna harcadım ve hayal gücümün sınırlarını yeniden genişlettim. Yalnız arkadaşım bir insan her seferinde ölüp Tartarus'a gider mi yahu? :) Neyseki çıkış yolunu biliyoruz da, habire çıkıp durduk.
God of War III çıktığında, İstanbul'daki işimden ayrılmış artık memleket Çorlu'da çalışıyordum. Sabırsızca bekledim çıksın diye ama Sony firması kalleşliğin son raddesinde PS2 için çıkarmayacaklarını söylemişti. Henüz Çorlu'da Ps3 kafelerde de göremediğimden, oynama şansı bulamamıştım; taaaaa ki dün akşam'a kadar.
Oyunu hem Titan (Hard) hem de Chaos (Very Hard) modda çoktan bitirmiş olan ev sahibimiz oyunun açılışını bizzat kendi eliyle yaptı. Oyunun ilk yarım saati nerdeyse film gibiydi. Gamepad sizin elinizde olmamasına rağmen yine de hikayenin içinde kendinizi görüyorsunuz. İlk iki oyundan farklı olarak platformlar oldukça değişik. Oyunun başında Gaia'nın üstünde savaşıyorsunuz ve Gaia sürekli hareket ettiğinden görüntü sürekli hareket halinde ve oldukça etkileyici. Oyunun başındaki aksiyondan sonra daha sakin mekanlara geçtiğimizde, detay konusunuda aşmışlar. Kratos'un modellemesinden, vazoların şekillerine kadar harika detay vardı. God of War, görüntü konusunda oldukça süper bir iş yapmış. Cidden harikulade.
Oyunun büyüsü bozulmasın diye hikayeden çok fazla bahsetmiyorum. Kazara birinin hevesini kırmak istemem ama hikayesi de, hikayenin gidişi de süper. Ses ve müzik ise yine bir başka övgüye değer konu. İlk iki oyundaki müziklerde mevcut oyunun içinde süper gaz modda saldırmaya devam ediyorsunuz.
Son olarak da yine bir mitoloji delisi olarak da dünya kadar mitolojik karakteri hikayeye koyan yapımcılara çok teşekkürler. Doya doya oynayamadım ama azıcık sürede bile çok keyif aldım.
İşte Oyun bu!
26 Mart 2010 Cuma
Kurt Adam Takıntısı
Son zamandaki Vampir filmleri furyasının hemen takibinde başladı bu Kurt adam olayı. Aslında daha önce bir çok filmde izlediğimiz mevcuttur (fotoğraftaki olmasa da M. J. Fox'un Teen Wolf'u en güzel örnektir).
Şimdi son furyada diziler olsun filmler olsun hep böyle vampirli olmaya başladı. Twilight herhalde şu anda bu fikrin en kaymağını yiyen yapım. Gerçi saldırgan vampirleri, makyajlı ve parıltılı ve en süperinden aşk kelebeğine çevirdiler ya o konuya başka bir zaman değinirim. Dizilerde de bir ton dizide görsek de ana öğesi vampir olan True Blood dizisi mevcut. Elbette seksiliğin ve güzelliğin (edebi olarak düşünürsek Apollonic Body) ve böyle güzel fantastik bir öğenin izlenmesi için oldukça güzel düşünülebilir.
Başlıkta da bahsettiğim Kurt adam mevsunun popüler olması ise can sıkıcı gibi geldi gözüme. Tamam sen Vampirlerin ezeli düşmanı / nemesis'i olabilirsin ama çirkinsin be dostum. Yani her yerin kıllı, tırnaklar pek bir uzun, sürekli bir kükreme bir gürültü. Vampirlere bakıyoruz, yakışıklı/güzel sanki olmazsa olmaz (istisnalara kaideyi bozmaz ama ;)) sadece dişler uzuyor ve bir sessizlik hakim.
Her ne kadar vampirli yapımları çok sevmesemde, Kurt adam filmini izledikten sonra yine beterin beteri var diye düşünmektende kendimi alamadım. Kadroya baktığımda Anthony Hopkins ve Benicio Del Toro gibi iki süper ismin yanında Emily Blunt gibi hoş bir güzellik vardı ama filmin hem çok klişe olması, hem de çok fazla görsel aksiyondan kaçınmalarından dolayı filmin arasında sinemanın bir yarısı boşaldı. Gerçi film çok kötü değildi ama sonu tahmin edilebilir olması maalesef filmin büyüsünü bozdu.
Şimdi Twilight'tan sonra Vampirler furyası bir süre daha gidecektir ama maalesef hem çirkin olmalarından hem de bu The Wolfman filminden sonra daha süper görüntüler olmadan bir süre daha Kurt adamları görmeyiz diye umuyorum.
Eğer gören olursa da ilk iş Winchester kardeşlere bir telefon diyorum.
Şimdi son furyada diziler olsun filmler olsun hep böyle vampirli olmaya başladı. Twilight herhalde şu anda bu fikrin en kaymağını yiyen yapım. Gerçi saldırgan vampirleri, makyajlı ve parıltılı ve en süperinden aşk kelebeğine çevirdiler ya o konuya başka bir zaman değinirim. Dizilerde de bir ton dizide görsek de ana öğesi vampir olan True Blood dizisi mevcut. Elbette seksiliğin ve güzelliğin (edebi olarak düşünürsek Apollonic Body) ve böyle güzel fantastik bir öğenin izlenmesi için oldukça güzel düşünülebilir.
Başlıkta da bahsettiğim Kurt adam mevsunun popüler olması ise can sıkıcı gibi geldi gözüme. Tamam sen Vampirlerin ezeli düşmanı / nemesis'i olabilirsin ama çirkinsin be dostum. Yani her yerin kıllı, tırnaklar pek bir uzun, sürekli bir kükreme bir gürültü. Vampirlere bakıyoruz, yakışıklı/güzel sanki olmazsa olmaz (istisnalara kaideyi bozmaz ama ;)) sadece dişler uzuyor ve bir sessizlik hakim.
Her ne kadar vampirli yapımları çok sevmesemde, Kurt adam filmini izledikten sonra yine beterin beteri var diye düşünmektende kendimi alamadım. Kadroya baktığımda Anthony Hopkins ve Benicio Del Toro gibi iki süper ismin yanında Emily Blunt gibi hoş bir güzellik vardı ama filmin hem çok klişe olması, hem de çok fazla görsel aksiyondan kaçınmalarından dolayı filmin arasında sinemanın bir yarısı boşaldı. Gerçi film çok kötü değildi ama sonu tahmin edilebilir olması maalesef filmin büyüsünü bozdu.
Şimdi Twilight'tan sonra Vampirler furyası bir süre daha gidecektir ama maalesef hem çirkin olmalarından hem de bu The Wolfman filminden sonra daha süper görüntüler olmadan bir süre daha Kurt adamları görmeyiz diye umuyorum.
Eğer gören olursa da ilk iş Winchester kardeşlere bir telefon diyorum.
Etiketler:
Kurt adam,
Supernatural,
The Wolfman,
Twilight,
Vampir
13 Mart 2010 Cumartesi
Cumartesi Eğlencesi
9 Mart 2010 Salı
Türk Erkeklerinin Cenneti
Nette dolaşırken, başlığını okuduğumda ilk anda kafamda oluşan şekli buydu. Malum Türk erkeklerinin Rus (orjinalinde Slav ama) hatunlarına düşkünlüklerini gerek arkadaş muhabbetlerinde, gerek ekşisözlük'teki başlıklardan biliyoruz.
Komik ve İlginç fotoğraf paylaşan bir ton sitede gezerken gördüğüm bir link:
Miss Russia katılımcıları boş vakitlerini değerlendiriyormuş:
Favori adayım :D
Komik ve İlginç fotoğraf paylaşan bir ton sitede gezerken gördüğüm bir link:
Miss Russia katılımcıları boş vakitlerini değerlendiriyormuş:
Favori adayım :D
Resimlere buradan ulaşılabilir. Site herhangi ters bir fotoğraf içermemektedir. Allahtan ekşi'de paylaşmadım. Yoksa en hızlı ters köşeye giden gol olurdu.
Time Out is over..
Son yazdığımdan beri 9 ay 19 gün olmuş. Yoğun iş hayatı ve sosyal yaşam derken (o kadar yoğundum ki full anime ve dizi izledim :)) blogu buralarda unutmuşum.
Yeniden başlamak lazım. Gerçi artık sinemayı eskisi kadar yakın takip edemiyorum ve eskiden izlediğim veya izleyemediğim filmleri izliyorum artık. Çıkan filmlere vizyondan kalkmadan gidebilirsem gidiyorum. Şu ara sağda resim olarak da eklediğim Bleach animesine, diğer yandan Lost, Jericho ve bir takım dizilere sardım kendimi.
Artık kısmetse, yine böyle kafama takılan detayları paylaşacam. İnşallah :)
Yeniden başlamak lazım. Gerçi artık sinemayı eskisi kadar yakın takip edemiyorum ve eskiden izlediğim veya izleyemediğim filmleri izliyorum artık. Çıkan filmlere vizyondan kalkmadan gidebilirsem gidiyorum. Şu ara sağda resim olarak da eklediğim Bleach animesine, diğer yandan Lost, Jericho ve bir takım dizilere sardım kendimi.
Artık kısmetse, yine böyle kafama takılan detayları paylaşacam. İnşallah :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)